18 Mayıs Cumartesi 2024
1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Meral Akşener'e sert tepki: Sen kim Sultan Abdülhamid'e saygısızlık kim?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, karara bağlanan Gezi davası sonrasında, iktidarı hedef alarak, ağırlaştırılmış hapis cezası alan Osman Kavala'ya sahip çıkmıştı. Akşener, konuşmasını, 1908'de Osmanlı padişahı Abdülhamid'e karşı isyan edenlerin öne çıkan sloganıyla bitirmiş, "Topçu Kışlası hayallerine kapılanların karşısında, dimdik duran çapulcuları da olacak. İşte o nedenle buradan, bir kez daha ilan ediyorum: Parola vatan, işareti namus! Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret!" demişti. Akşener, geride kalan gün katıldığı canlı yayında sözlerini savunmaya devam etmiş ve "Bu istibdat düzenine karşı başkaldırıdır. Buranın öznesi eğer Abdulhamid ise arkadaşlar öyle diyorsa, bugünün öznesi Recep Tayyip Erdoğan'dır" ifadelerini kullanmıştı. Akşener, İttihat ve Terakki'ye sahip çıkmakta sakınca duymadığını söylemişti. "SEN KİM SULTAN ABDÜLHAMİD'E SAYGISIZLIK KİM?" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Akşener'in kendisini hedef alan sözlerine, Adana'da yaptığı konuşmada cevap verdi. Gençlik Şöleni'ne katılan gençlere, "Siz, Abdülhamid'ten bugüne ecdadın tümünün temsilcisi olan gençliksiniz." diye seslenen Erdoğan, "Abdülhamid Han hayatı boyunca devrinin emperyalistleri ve onların maşalarıyla mücadele etmiş bir millet sevdalısıdır. Varsın, birileri Gezi Olayları'nı Abdülhamid'in devrilişine yorsun..." dedi. Akşener'in saygısızlık yaptığını vurgulayan Erdoğan şunları söyledi: "Gençlerimizin kimin kim olduğunu, hangi müşterekte buluştuğunu bilmeye hakkı var. Siz bunlara hak ettikleri cevabı verecek gençliktesiniz. Abdülhamid'e dil uzatan hanımefendiye sormak lazım, hasta diye tabir edilen Osmanlı'yı bir karşı toprak kaybetmeden yöneten Abdülhamid'e hakaret haddini aşmaktır ve bu millet onlara hakkını bildirecektir. Meral Hanım sen kim, Sultan Abdülhamid'e saygısızlık kim? o 6'lı masadan 3 tanesi var ki, bugüne kadar Abdülhamid'e laf söyletmemişlerdi, ne oldu bunlara? Ona laf anlatanlara haddini bildiremediler. 33 yıl, dile kolay, bu millet ecdadına hakaret edenlere haddini bildirecektir. Bu akşam buradan ben ilk sinyali veriyorum."

1 yıl önce

AK Parti’den Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan için ‘kaçacak’ söylemine sert tepki

Çelik, “Kılıçdaroğlu, şimdiye kadar bir sürü temelsiz iddia ortaya atıp belge bilgi açıklayacağım dedi. Ancak açıklamaları hiçbir siyasi netice doğurmadı. Tüm bu açıklamalar çevre kirliliğinden başka birşey üretmemiştir. Kılıçdaroğlu, şimdiye kadar bir sürü temelsiz iddia ortaya atıp belge bilgi açıklayacağım dedi. Ancak açıklamaları hiçbir siyasi netice doğurmadı. Tüm bu açıklamalar çevre kirliliğinden başka birşey üretmemiştir. Kılıçdaroğlu, Sn Cumhurbaşkanımızla ilgili “kaçacak” ifadesini kullanmış. Bunu daha önce de söylemişti. Ancak milletimiz 15 Temmuz gecesi kimin tanklara karşı milletiyle beraber direndiğini, kimin de tankların yol vermesiyle kaçtığını görmüştür. Kılıçdaroğlu’nun devlet bürokrasisini sürekli olarak tehdit etmesi, Türkiye Cumhuriyeti devletini işlemez hale getirmeye dönük bir teşebbüstür. Bu hiçbir şekilde siyasi bir yaklaşım değil, geçmişte örnekleri görülen bir vesayet arayışıdır. Kılıçdaroğlu’nun ülkemizi istikrarsızlaştırmaya dönük beyanları, cılız kalmaya mahkumdur. Bu beyanlar millet odaklı bir siyaset anlayışından yoksundur. Başkalarının dediklerinin kötü bir tercümesidir. CHP yönetimi, siyasete nefret yazılımı yüklemeye çalışıyor. Bu CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarımızın haketmediği bir durumdur. Nefret siyasetine karşı durmaya kararlıyız. Cumhurbaşkanımızı hiç kimse nefret siyasetinin diliyle tehdit edemez. Cumhurbaşkanımıza nefret siyasetiyle saldıranlara gerekli karşılığı siyaset ve hukuk temelinde vermeye devam edeceğiz…” dedi. https://twitter.com/omerrcelik/status/1529078050377175041?s=21&t=rB3LjrRpYJxje5n2eh7D5A

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'na sert tepki: "Dış politikada ne zaman adım atsak devreye giriyor"

Çelik'in açıklamaları şöyle: Kılıçdaroğlu bu iftiraları sistematik olarak dile getiriyor. Dış politikada ne zaman adım atsak Kılıçdaoğlu devrede. AK Parti hukuki girişimde bulunacak. Kılıçdaroğlu Türkiye düşmanlarının propagandasını dillendiriyor, iç kaos oluşturmak istiyor. Ortaya attığı iftira FETÖ'nün kampanyası. Hükümeti kanunusuzukla suçluyor. Cumhurbaşkanlığı makamını tehdit etmeye kalkıyor. Yanıldığı konuların haddi hesabı yok. En dikkat çekici husus şudur. Cumhurbaşkanını açık bir şekilde tehdit etmek. Sinsi bir faaliyet yürütüyorlar. Bundan sonrasında açıklamalarına itibar edilmemesi gerekiyor. Belediyelere derneklere sesleniyor, birilerini suçluyor. Demokrasiyi hedef alıyor. Her zamanki gibi söyleyeceği bir şey yok. Bir siyasi partinin sağdan sola savrulması çok az görülmüş bir şey. Türkiye içeride ya da dışarıda bir atağa kalksa, ardından CHP faaliyeti geliyor. Açık ve şeffaf yapıları illegal yapılarmış gibi hedefe koyuyor. Devlet kuruluşlarını işlevsizleştirmeye çalışıyor. Belgeler elimizde diyor. Bunlar kanun çerçevesinde olan şeyler. Geçtmişte FETÖ'nün kullandığı argümanları bugün Kılıçdaroğlu kullanıyor. "AİLE KAVRAMINI SİSTEMATİK OLARAK HEDEFE KOYUYOR" Hukuki haklarımızı da koruruz, siyasi olarak cevap da veririz. Herkesin ailesi kutsal ve saygıdeğerdir. Aile üzerinden siyaset yapmaya devam ederse sert karşılık görür. Bizim dilimizin ne kadar sertleşebileceğini o tahmin bile edemez. Aileye de saldırdıktan sonra hangi kırmızı çizgiye dikkat edeceksin? Açık kurumlar üzerinden 15 Temmuz'da ölümü göze alan Cumhurbaşkanına iftira atmak ahlaksızlıktır. Aile kavramını sistematik olarak hedefe koyuyor. FETÖ'nün bu öğrenci kardeşlerimize sahip çıkan yapılardan neden rahatsız olduğunu biliyoruz. Peki Kılıçdaroğlu bu yapılardan kim adına ve niçin rahatsız olmaktadır? Demokratik adap içerisinde bu mücadeleyi vereceğiz. Kimse seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı tehdit edemez.

1 yıl önce

Kılıçdaroğlu'nun iddialarına sert tepki: CHP kontrolü kaybediyor, bu gidişle 5. parti olacaktır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TÜRGEV ve Ensar Vakfı'na ilişkin iddialar ortaya attı. Kılıçdaroğlu'nun iddialarına iki vakıftan ve AK Parti'den sert tepkiler geldi. Sosyal medyada da çok konuşulan iddialara, gazeteci Cüneyt Özdemir'den de yorum geldi. Bahsi geçen iddiaları, "Küçük rakamlardan saçma komplo teorisi" olarak ifade eden Özdemir, Kılıçdaroğlu ve CHP'yi de eleştirdi. Özdemir, Twitter'daki paylaşımlarında şu ifadeleri kullandı: "VALLAHİ İNANILMAZ" Erdoğan ailesi 30-40 milyon doları ABD'deki vakıflara yollayıp başları Türkiye'de sıkışınca ABD'ye kaçacaklarmış. İddia bu... Ben ikna oldum! Ya Türkiye'de muhalefet bu kadar küçük rakamlardan bu kadar saçma komplo teorisi kuramaz diyorum ama kuruyor işte, vallahi inanılmaz! Yahu fısıltı gazetesinde bile bu rakamların on misli hatta yüz misli konuşuluyor madem bir şey ortaya atacaksınız bunu onla, yüzle çarpın bari... Ha bir de ABD'ye para kaçırıp kaçma 'procesi' de süper. Dünyada bir ilk olabilir! Diktatörler genelde ABD'den kaçmıyorlar mıydı? "CHP KONTROLÜ KAYBEDİYOR" ABD'deki AK Partili vakıfların katakullilerini incelemek ayrı, böyle saçma sapan bir komplo teorisini bizzat muhalefet liderinin ağzından sanki büyük bir şey açıklıyormuş gibi anlatmak çok çok ayrı. Durum düşündüğümüzden çok daha vahim demektir. Büyük hayal kırıklığı... İki büyük krizle karşı karşıyayız arkadaşlar; İktidar ekonomik politikalarında iflas ediyor ama daha vahimi ana muhalefet dediğimiz CHP tamamen kontrolü kaybediyor. Bu gidişle kısa bir süre sonra CHP 3. hatta 4. hatta 5. parti olacaktır görün. Büyük bir savrulma yaşanıyor..

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten CHP'nin NATO açıklamasına sert tepki: “Haksız tepkiyi olağan karşılayan bir zihniyet bu”

AK Partisi Sözcüsü Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: "CHP adına yapılan açıklamada, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği hakkında teröre destek konusunu gündeme getirmesine 'taktik bir hata' denmiş. CHP adına yapılan açıklamada, NATO gibi bir güvenlik örgütü içinde güvenliğimize zarar veren ülkelerin bulunmasına karşı çıkmamız ve NATO'ya üyelik için teröre desteği kesmelerini istememiz, kusur olarak görülüyor. Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi korumak için teröre karşı kararlı durmak zorundayız. Bu bir milli egemenlik ve milli güvenlik kararlılığıdır. Uluslararası güvenlik için beraber çalıştığımız NATO'ya üye olmak isteyen ülkelerin teröre destek vermemesini istemek temel hakkımızdır. CHP adına buna karşı çıkılması, Türkiye'yi her önüne gelene otomatik onay veren iradesiz bir ülke gibi göstermektir. Bunun, 12 Eylül darbe yönetiminin Yunanistan'la ilgili yaptığı yanlıştan farkı yoktur. Türkiye'nin tutumuna dair CHP adına yapılan değerlendirmede, 'NATO ortaklarımızdan güçlü tepkiler alınmasına şaşmamalı' gibi bir ifade kullanılması ise son derece yakışıksızdır. Kendi ülkesine başka ülkelerin gösterdiği haksız tepkiyi olağan karşılayan bir zihniyettir bu."

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'nun iddialarına sert tepki: Politik dedikodu ve sistematik yalan üretiyor

Çelik, sosyal medya hesabından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle ilgili açıklamalarına ilişkin paylaşımda bulundu. Kılıçdaroğlu'nun hakkıyla genel başkanlık yapamayınca "politik dedikoduculuk" mesleğine geçtiğini belirten Çelik, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımızın aile bireylerinin hukuka uygun ve herkese açık şekilde yürüttüğü sivil toplum faaliyetlerini hukuksuz ve şaibeli göstermeye çalışarak politik dedikodu ve sistematik yalan üretiyor. Kılıçdaroğlu'nun köklü bir partinin genel başkanlığını yalan ve dedikodu merkezine çevirmesini izliyoruz. Geçen seferki iddiaları hakkında, bilinen bir FETÖ'cü 'bunları ben yıllar evvel söyledim' diyerek bu iddiaların mülkiyetinin kime ait olduğunu ifşa etmişti. Kılıçdaroğlu politik dedikodu ve yalan üretmek yoluyla 6'lı masanın lideri olma hedefine ulaşabilecek mi göreceğiz. Fakat her iddiasının arkasından 'mutfakta biri var' dedirtmeye devam ediyor. Kılıçdaroğlu'nun önümüze gerçek politika ile çıkmasını bekledik, bunun imkansız olduğunu bir kere daha gördük. Mülkiyeti karanlık odaklara ait politik dedikodu ve yalanlarla varabileceği bir yer yok. Şimdiye kadar olduğu gibi bu iddialarının arkasından da şaibeli odaklar çıkacak. Parti genel başkanlığını terk edip politik dedikoduculuk mesleğine geçişi ile kendisini baş başa bırakıyoruz."

1 yıl önce

AP'nin Türkiye raporu... Dışişleri Bakanlığı’dan sert tepki: Sığ ve vizyonsuz bir yaklaşım!

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle: Avrupa Parlamentosu’nun (AP) tavsiye kararı niteliğinde olan 2021 Yılı Türkiye Raporu, 7 Haziran 2022 tarihinde AP Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Ülkemiz ve AB arasındaki ilişkilerin karşılıklı çabalarla güçlendirilmesi ihtiyacı ortadayken, AP’nin sığ ve vizyonsuz bir yaklaşımla bu ihtiyacı görmezden gelerek, raporda önyargılı ve gerçeklikten kopuk değerlendirmelerde bulunmasını kabul etmiyor ve reddediyoruz. AP’den öncelikli beklentimiz, dar görüşlü çevrelerin gündemine alet olmaması ve katılım müzakere sürecinin canlandırılması için AB kurumlarına yönelik teşvik edici bir tutum sergilemesidir. Maalesef AP bugüne kadar bunun tam tersi bir tutum takınmıştır. Terör örgütü üyelerinin AP içerisinde yuvalanmalarına ve terör propagandası yapmalarına dahi müsamaha gösteren AP’nin bu tutumu aslında şaşırtıcı da değildir. AP böylece Türk kamuoyu nezdinde hem inandırıcılığını hem de güvenirliğini yitirmiştir. Bu nedenle, raporda yer alan ülkemize dair demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin iddialar ile Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında bir iki AB üyesinin dar görüşlü çıkar sağlama çabalarını yansıtan temelsiz görüşlerin bizim için hiçbir hükmü bulunmamaktadır. Bizim AB’den beklentimiz, öncelikle tüm AB kurumlarının Türkiye’ye yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesi, bu çerçevede katılım sürecinin canlandırılması, Vize Serbestisi Diyaloğu’nun hızlandırılması, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin başlatılması, terörle mücadelede işbirliğinin artırılması, göç işbirliği kapsamında özellikle Gönüllü İnsani Geri Kabul Planı’nın hayata geçirilmesidir. Bu konularda atılacak adımları teşvik etmek yerine, Türkiye’yi sığ bir bakış açısıyla değerlendiren bu Rapor AP’nin gerçeklerden kopuk, ideolojik ve yanlı tutumunun yeni bir örneğini teşkil etmekte ve sadece AP’nin itibarını zedelemektedir.

1 yıl önce

Ömer Çelik'ten AP'nin Türkiye raporuna sert tepki

Avrupa Komisyonu'nda Türkiye hakkında hazırlanan 2021 yılı raporu, 67’ye karşı 448 oyla kabul edildi. Raporda, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve temel haklar gibi konularda endişelerin sürdüğü kaydedildi. "Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs meselesinde Yunan-Rum tezlerini esas alan bir yaklaşım" Konuyla ilgili açıklamada bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sert tepki gösterdi. "Avrupa Parlamentosu yine gerçeklerden kopuk ve sorumsuz bir Türkiye raporu hazırlamış" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs meselesinde Yunan-Rum tezlerini esas alan bir yaklaşım sergilemişler. AP göçmenler konusunda üstüne düşenleri yapmayan Avrupa ülkelerini eleştiren ve Türkiye’ye teşekkür eden bir tutum içinde olmalıdır. Ayrıca Türkiye’ye verdiği sözleri yerine getirmeyen AB kurumlarına dönük somut eylem planı önermelidir. "Türkiye eleştirisi yapan bir yaklaşım sağlıklı değildir" Eleştirdiği konularda Türkiye ile demokratik dayanışma üretmek yerine sadece Türkiye eleştirisi yapan bir yaklaşım sağlıklı değildir. Demokratik kavramları dar bir bakış açısıyla birer siyasi kaldıraç gibi kullanmak bencil bir yaklaşımdır. AP demokrasi ve dış politika konularında diyalog ve ahde vefa temelinde somut demokratik dayanışma mekanizmaları üretmelidir. Sömürge komiseri diliyle yapılan bencil değerlendirmelerin bir anlamı yoktur. Cumhurbaşkanımız AB tarafından Türkiye’ye verilen ve tutulmayan sözleri kapsamlı bir şekilde sık sık dile getirmektedir. AB kurumlarının sözlerini tutmayan bencil siyasetleri, Avrupa Parlementosu’nun öncelikli gündemi olmalıdır" Türkiye'ye yönelik sert ifadelerin kullanıldığı raporda öne çıkan başlıklar Rapor, son yıllardaki tüm raporlar gibi Türkiye'ye yönelik oldukça sert ifadeler ve eleştiriler içeriyor. Raporun öne çıkan başlıkları şu şekilde: Türkiye'de demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı alanlarında elle tutulur ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Bu olmadan da AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden başlama şansı olmadığı mesajı veriliyor. Raporda Türkiye'deki mevcut ekonomik durum "kaygı verici" olarak tanımlanıyor. Cumhurbaşkanlığının bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ettiği belirtiliyor ve bu kurumların bağımsızlığının AB üyeliği için vazgeçilmez kriterler olduğu hatırlatılıyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda raporda üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması isteniyor. Raporda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile "tam dayanışma" mesajı verilirken, Ankara'ya da "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç" mesajı veriliyor. Ankara'ya bir kez daha "Ermeni soykırımını tanı" çağrısında bulunulurken, Erivan ile Ankara arasındaki son zamanlarda yürütülen diyaloğun olumlu görüldüğü de belirtiliyor. Türkiye ve AB'nin Kafkasya, Suriye, Irak ve Libya politikalarının "çeliştiği" not ediliyor. Ankara'nın Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları kınanıyor. Dış politikaya geniş yer ayrılan raporda, Ankara'nın, aday ülkeler arasında AB'nin dış ve güvenlik politikasına "en uzak ülke" olduğu belirtiliyor.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 27 28